Mykonos,mavi-beyaz daracık sokaklarıyla,gay çiftleriyle ve çılgın eğlencesiyle meşhur bir ada..
Büyük çarşısına dalınca karşımıza birbirinden şirin dar sokaklara saklanmış bolca restoran,cafe ve minik butikler çıkıveriyor..
Restoranların hepsi dolu,hepsi çok kaliteli ve bakımlı..Yemekler Samos'da olduğu gibi yine lezzetli yine çok çekici fakat burada istediğiniz her mutfaktan yemek bulmanız mümkün,menüler çok çeşitli..
Dolaşırken sıkça çok süslü ve iyi giyimli gay çifte rastlıyoruz,çoğu o kadar bakımlı ve bol kaslı ki 'neden bunlar gay' diye de düşünmüyor değiliz:)
Nedense nefis denizleriyle ünlü Samos adasından sonra Mykonos'ta iyi denizle karşılaşmayız gibi gelmişti..
Yanıldığımızı jet sosyetenin takıldığı Psarou beach'in tertemiz ve berrak denizine girince anladık.
Plajlara ulaşmak için adada araba ve atv kiralamak gerekli çünkü taksi bulmak neredeyse imkansız.
Biz atv kiraladık ve gezerken çok keyif aldık,tavsiye ederim..
Mykonos'da gün batımını Little Venice denilen denize nazır yanyana dizilmiş eski evlerin altındaki cafelerde kokteyl yudumlayarak geçirmek en populer adet..
O saatlerde cafeler o kadar dolu oluyor ki yer bulmak zorlaşıyor.
Herkes elinde fotoğraf makinesiyle hazırda bekliyor ve güneş battığında büyük bir alkış kopuyor:)
Mykonos'ta plajlarda akşam üstü 5 civarı müziğin sesi bir hayli açılıyor ve bir anda herkes dans etmeye başlıyor..Biz party için Super Paradise beach'i tercih etsek de bu populerlikte olan birçok beach mevcut..
Güzel dansçı kızlar ve bol kaslı dansçı erkekler de bu partilerin olmazsa olmazı.Yalnız burada öyle Çeşme-Bodrum gibi birbirine hava yapma,trip atma derdi yok,herkesin tek amacı dans edip bol bol eğlenmek olduğundan herşey çok keyifli..
İşte bir Myknos gezisi de böylece bitti,eğer gençseniz ve ruhunuz genç ise buralara geliniz diyerek hepinize mucks..
Posted with Blogsy
No comments:
Post a Comment