Hiç gereği yokken gülümsüyordu. Olur ya aptal bir sırıtış. Gözlerinin içi gülüyordu. Gözlerinin içine güller dolmuştu sanki. Nedenini bilmeden gülümsemek. Çevreden görenler de onun aptal aptal sırıttığını düşünüyordu.
Gülümsüyordu. Hayata gülümsüyordu. Güneş çok güzeldi. Güneş ışınları gözlerine, tenine değdikçe gülümsüyordu. Güneşe gülümsüyordu. Sadece yaşadığı için güneşe gülümseyerek ona teşekkür ediyordu.
Başını arkaya doğru eğip kendi çevresinde dönmeye başladı. Dünya yuvarlaktı, güneş çok arkadaş canlısıydı, mavi gök çok yakındı. Gülümsemek için güneş ve dünyanın dönmesi iyiydi, yeterdi.
Dünya dönüyordu, güneş dönüyordu, ben dönüyordum, güneş ışınları dans ediyordu yüzümde, ben dans ediyordum. İşte hayat, işte mutluluk, işte dünya, işte güneş.
Her şey yolundaydı. Bu güneş ışığı en soğuk yürekleri bile eritirdi. Güneşin kadife eli değerdi yüreklere.
Mutluluk bir sıcak güneş olmalıydı. Mutluluğa ulaşmak için dağların zirvesine çıkıp güneşe yakın olmak gerekmeyebilirdi. Güneş başlarımızı, ayaklarımızı ısıtıyordu.
Kendini kötü hissediyorsan ayağa kalk, hayattasın, haydi kalk ayağa, hayat var, güneş var, başka bir şeye ihtiyacın yok.
Yeter ki güneş yanımda olsun.
No comments:
Post a Comment